Kopenhag seyahat notlarım

Cumartesi, Mayıs 14, 2016 10 26
Kopenhag - Nyhavn

Kopenhag – Nyhavn


Kuzey Avrupa şehri Kopenhag’da 4 gece 5 günlük dolu dolu bir program geçirdik. Özet olarak hazırladığımız kısa filmi yazının sonunda bulabilirsiniz ama öncesinde şehirle ilgili gözlemlerimi paylaşmak isterim.

Kopenhaglılar mevsimleri beyaz kış ve yeşil kış olarak ikiye ayırıyorlar. Biz tam yeşil kışa girdikleri dönemde Kopenhag’ı ziyaret ettik. İstanbul’un iyice ısındığı hatta 26 dereceleri gördüğü Nisan ayı ortalarında, Kopenhag 8-10 derecelerle biraz üşütüyordu.  Hemen her yerde karşımıza çıkan çiçeklenmiş, meşhur Japon kiraz ağaçları Sakuralar, soğuk havaya inat baharı hissettiriyordu. Tabi ki gitmeden önce önlemimizi alıp kalın kışlık mantolarımızı, kazaklarımızı bavula doldurmuştuk. Yazın da en yüksek sıcaklık Temmuz ayında 21 derece civarı oluyormuş.

DSC01747
DSC03157

Tatil planını yaparken beni en çok heyecanlandıran konu İskandinav tasarım anlayışıydı. Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Sanatlar bölümünde öğrenciyken favori tasarımcılarım  genellikle İskandinavlardı, dekorasyon, grafik tasarım alanlarındaki Nordik tasarım tarzı son yıllarda tüm dünyada da çok trend. Kuzey Avrupa ülkelerine gittiğiniz zaman mutlaka dekorasyon mağazalarını ve özellikle afiş, poster tasarımlarını görmenizi, alınabilecek boyutta parçaları toplamanızı önerebilirim.  Evimiz için çok güzel resimler aldım ama diğer dekorasyon ürünlerine sadece bol bol iç geçirdim, snapchat hesabımda bir sürü paylaşımımdan görmüştür takip edenler. (artık snapchat kullanıyorum, ciseren_vesaire instagram hesabımda story daha pratik geliyor =)

İlk gün yol yorgunluğumuzu atmak için hafif bir şehir turu yaparak ve alışveriş caddelerini dolaşarak geçirdik. İlk dinlenme duraklarımızdan biri, meşhur biracı Mikkeller‘di. Kendi bira reçetelerini ürettiren bir bar olan Mikkeller’in hikayesi bir matematik ve fizik öğretmeninin evinde kendi biralarını üretmesiyle başlamış. Şişe ve bardak tasarımları gerçekten harika, dediğim gibi grafik tasarım konusunda harikalar. Menüdeki 20 çeşit biradan seçim yapmakta zorlandığımız için, hangi tatları sevdiğimizi söyleyerek onların tavsiyesine uyduk. Karamelize bir aroması olan değişik ve lezzetli biranın yanında kuru et & havuç turşusu denedik.

Mikkeller

Mikkeller

Kopenhaglılar gezmeyi seven insanlar. Haftasonu  barlar, restoranlar oldukça dolu, her girişte biraz beklemek gerekebiliyor. Soğuk bir iklimi olduğu için muhtemelen insanlar kapalı ve şık mekanlarda keyifli zaman geçirmeyi seviyorlar. Özellikle kız kıza gezen gruplara sık rastlamamız dikkatimi çekti. Bu da etraftan rahatsız edilmemenin verdiği bir güzellik olsa gerek.DSC01491

Bu güzel şehirde mutlaka ziyaret edilmesi gereken adreslerden birisi de Cafe Victor. Biz buraya akşam üzeri hafif atıştırmalıklar ve güzel kokteyllerini denemek için uğradık. Mekanı İstanbul’da Nişantaşı Brasserie’ye benzetebilirim ama içerisini Elflerle doldurduklarını hayal edin =)  Cafe Victor’un bulunduğu muhit bizim Nişantaşı gibi, güzel mağazaların, çok iyi restoranların bulunduğu, şık sokaklarda dolaşabileceğiniz keyifli bir semt.

DSC01548

Cafe Victor’da avokadolu salata, Brüksel usulu midye ve patates kızartmasını çok sevdik. Ekşi mayalı ekmekleri midyenin suyuna bandığımız kısmı rüyaydı sanırım.

DSC01837

Kopenhag sokakları…

Nyboder

Nyboder

Gittiğimiz tüm mekanlarda servis çok yavaştı,  bu yüzden restoranlarda müşteri sirkülasyonu yavaş, bir oturan kolay kolay kalkmıyor. Kopenhag’da çok iyi restoranlar var,  Michelin  yıldızlı restoran yelpazesi de oldukça geniş. Bunlardan en meşhurları Noma, Studio, Höst, Era Ora… Höst’e rezervasyon yaptırmıştık ancak yol yorgunluğu üzerine,  Victor’da kokteyllerin büyüsüne kapılıp saati farketmeyince yetişemedik. Bu deneyimi bir daha gelmek için bahane olarak saklıyoruz bir köşede.

DSC03327 DSC03344

Akşam yemeği olarak tercih ettiğimiz mekanlardan birisi de Trattoria F-i-a-t‘dı. Keyifle sohbet edebildiğniz sıcak bir ortam, güzel bir yemekler yiyebileceğiniz bir mekan, şık ama sıcak. Özellikle kış bahçesinin ortasındaki kocaman ağaca ve ortamına bayıldık. Burada İtalyan yemeği ve şarapları eşliğinde keyifli bir akşam geçirdik.

DSC02078

DSC01983

Yerellerin çok sevdiği bir mekan olan Sticks N Sushi çok keyif aldığımız mekanlardan. Zencefilli kokteyli ve denediğimiz tüm sushilere bayıldık.  Sticks N Sushi ‘nin farklı şubeleri mevcut, şubelere göre menüler ve fiyatları da değişiyormuş. Kopenhag’da haftasonları rezervasyonsuz yer bulmak çok zor. İyi ki gitmeden önce bu rezervasyonlarımızı yaptırmışız, yoksa gerçekten sıkıntı yaşayabilirdik. DSC02776

Gençlerin buluşma noktası olarak bilinen Meatpacking District, trend mekan alternatifleri bakımından oldukça zengin. Meatpacking District,  New York’u bilenlere yabancı gelmeyecektir, evet aynen oradaki Meatpacking District’ten etkilenerek Kopenhag’da da güzel mekanların toplandığı bir bölge haline getirilmiş. Binalar orijinalliği bozulmadan korunmuş,  içeriye girdiğimizde  gerçekten de kasap dükkanını anımsatan eski fayanslar karşımıza çıkıyor. Bu bölgede pizzalarıyla meşhur italyan restoranı Mother‘a gittik, dekorasyon o kadar akıllıca ve basit kurgulanmış ki,  duvarlar her mekanda olduğu gibi eski haliyle bırakılmış, ağaç masalar, şamdanların, mumların sıcaklığıyla ortama yumuşaklık, şıklık, samimi bir hava katılmış.  Masrafsız, akıllıca, kullanışlı ve estetik çözüm. Ekşi mayalı hamurlardan enfes pizzalar yapıyorlar, gece 01:00′e kadar açık olan  Mother’da haftasonları, gece yarısına kadar kapısında kuyruk uzuyor. Kendi ürettikleri şarapları ve pizzaları oldukça  lezzetli. “besle beni anne” başlıklı menü tasarımları  ve mekanın ambiansı çok hoşumuza gitti. Şehrin en iyilerinden sayılan bu mekana da Kopenhag’a gelince uğramak gerekir.

DSC01582 DSC01584 DSC01616

Kopenhag’ın bir kokteyl şehri olduğnu söylemiş miydim? Akşam yemeği sonrası kokteyl barları dolaştık. Nybrogade civarında yan yana bir çok farklı konseptte kokteyl bar var. Bunlardan Ruby bizim favorimizdi.  1700′lerden kalma eski bir binadaki mekana sırf ortamını görmek için bile gidilebilir. Nefis kokteylleri, incecik, elde işlenmiş antika kristal kadehlerle servis ediliyor.  Farklı odalardan oluşan  hoş bir kokteyl bar. DSC02082

Danimarkalılar ekolojik yaşama önem veriyor, zaten dünyaya yayılan bu trendin çıkış noktası buralar. Kaldığımız Axel Guldsmeden Hotel‘de de geri dönüşüm üzerine çok kafa yorulmuş. Kartvizitleri, oda kartları geri dönüştürülmüş kartondan, aynı zamanda odalarda kullanılan ve lobide satışı yapılan şampuan, sabun, kremler ekolojik üretim, tuvalet kağıtları yine geri dönüştürülmüş kağıttan…   7/24 kahve ve nefis çeşit çeşit çayların olduğu bir stand mevcut. Çayınızı seçtikten sonra bir poşete doldurup, poşetin üstüne  bir çubuk geçirip bardağınıza koyarak kendiniz demliyorsunuz. Son sabahımızda otelin kahvaltısını denedik. Şeker katkısız reçeller, glutensiz kekler, çiğ lahanalı değişik salatalar ve çeşitli organik lezzetler vardı. Otelimizin en çok girişini, evimdeki gibi gidip çayımı demlemeyi ve rahat postlu koltuklarına yayılıp çayımı yudumlamayı sevdim.

Otelimizin lobisi, sıcacık bir ev gibi. Avizeler de gazete kağıdından, geridönüşüm tasarımı. Çok güzel değil mi?

Otelimizin lobisi, sıcacık bir ev gibi. Avizeler de gazete kağıdından, geri dönüşüm tasarımı. Çok güzel değil mi?

DSC03434

otelimizin organik şampuan ve kremleri

Otelin organik şampuan ve kremleri

Restoran ve cafelerde sofranıza çok iyi artisan ekmekler  geliyor.  Çavdar ekmeğini çok seviyorlar ve çok iyi yapıyorlar. Açık sandviçler, ekmek üzeri lezzetler sık sık karşımıza çıktı. Ekmek üzeri lezzet deyince, Atelier September favori mekanlarımızdan, daha gitmeden ne sipariş edeceğimiz belliydi ve çavdar ekmeği üzeri avokadoyu çok beğendim. Ayrıca yoğurtlu granola üzerine koydukları tatlı kabak turşusu da ayrı leziz bir tarifti.  Bu mekanda yaptığımız kahvaltı hala damağımızda. Dekorasyonu, el yapımı eski tabak çanaklarıyla sunumları, reçeteleriyle o İskandinav tadını aldığımız, tekrar gitmeyi çok isteyeceğimiz bir mekan.

IMG_0387 DSC02857

Kahvaltı için Kopenhaglıların favori mekanlarından Granola da beğendiğimiz mekanlardan. En çok da ortaya söylediğimiz pancake’in akçaağaç şurubuna bayıldım, kıvamı da aroması da çok yoğundu.  Kahveleri tabi ki bir çok mekanda olduğu gibi burada da çok lezzetli. Rezervasyon almıyorlar, gittiğimizde biraz dışardaki masalarda bekledikten sonra içeride güzel bir masaya oturduk. Güne keyifle başlamak ya da öğle yemeklerinde iyi şeyler yemek için uğranması gereken yerlerden. Granola’nın sahiplerine ait olan çok meşhur, dünyanın en küçük oteli olan Central Hotel & Cafe de hemen biraz ileride.

 DSC01727 Granola

Little Mermaid heykelinin orada mini kahve aracı.

Little Mermaid heykelinin orada mini kahve aracı.

Meşhur Küçük Deniz Kızı heykelinin orada mini mini bir kahve aracına rastladık ve oturacak vaktimiz yokken yol üzerinde hemen bir espresso almak iyi oldu. Kahve kültürleri mest edici, kötü kahveye rastlamıyorsunuz. Ayrıca seyyar tezgahlarda taze kavrulmuş bademler, soğuk sokakları misler gibi kokutan bir şerbete daldırılıyor, kağıt hunilerde sıcak sıcak satılıyor. Gerçekten yerken kendinizi durduramayacağınız kıtır kıtır bir atıştırmalık, bağımlılık yapıyor. Bunun dışında meyva suyu büfelerinden zencefil, elma, limon karışımını çok sevdik, şifa niyetine keyifle içtik. Evde de bu tarifi yapıyoruz artık.


DSC01519

Sokakları mis gibi tarçın kokutan badem..

Sokakları mis gibi tarçın kokutan badem..

Bisikletle şehri keşfetmek çok iyi fikir, bizim de en sevdiğimiz şeylerden. Ama nedense Kopenhag bisiklet trafiğini birbirine kattık :D Kontra pedal bisikletle kalkışlarda çok zorlandım, bir türlü dengede durarak iki tekeri döndüremedim, adım başı da trafik ışıklarında dur kalk yapmak ve yoğun bisikletli trafiğinde savrulmak eğlenceli ve biraz da tehlikeliydi. Sorun bence bisikletteydi, yoksa şahane kullanırım :P Daha önce Berlin’i karış karış bisikletimizle gezmiştik nedense Kopenhag trafiği bana biraz hızlı geldi. Otelimizden kiraladığımız 1 günlük bisiklet maceramızdan sonra yaya devam etmeye karar verdik.

Cristianhavn

Dururken sıkıntı yok =) Cristianhavn

DSC03007

Kopenhaglıların harika bir giyim tarzı var. Siyah, gri tonları hakim. Renkli giyinmiş birisini görünce onun turist olduğunu hemen anlayabiliyorsun. Bu şehirde biraz renk kullandığınızda penguenler arasına düşmüş tropikal papağan gibi hissedebilirsiniz. Tasarım anlayışları hayatlarının her alanlarına bulaşıyor. Soğuk havaya rağmen herkes bisiklet üzerinde, hatta sapsarı çocukları  bisikletlerinin önüne bağladıkları sepetlerde, yanak ve burunları kıpkırmızı ama yine de mest olmuş ifadeyle gidiyorlar. Kadınlar mini etekleri, mus çoraplarıyla bisiklete rahatça biniyorlar. Dürüst olmalıyım ki kendi ülkemde ortalama üzeri sayılan 1,72 boyumla Kopehag’da bir cüce gibi hissettim kendimi :P Giyim tarzlarını çok sevdim, alaca bulaca bişeyler yok, siyahı seviyorum, her zaman asil duruyor. Çizme ve trençkot giymiş bisiklete binen bir adam gördüm mesela, çizmeli erkek deyince ne kadar komik bir şey geliyor insanın gözünün önüne değil mi? Ama podyumdan fırlamış gibiydi. Yürüyen Kopenhaglı da pek yok zaten ortalarda, herkes bisiklet tepesinde, dünyanın en bisiklet dostu şehri seçilmiş olması boşuna değil.
Bir kenara oturup elinizde ballı tarcınlı bademiniz, geçenleri seyretmek, sokak modasını takip etmek  gerçekten ilham verici. Bir dikkatimi çeken şey de çiçek dükkanlarına çok rastladık ve herkes bisikletinin sepetinde, kolunun altında  taze çiçekler taşıyorlar. Ne kadar güzel bir alışkanlık, insanlar  evlerini taze çiçeklerle renklendiriyorlar…. Ah bu güzel şehirde, güzel mekanlarda, böylesi zevkli ortamlarda nasıl mutlu ve huzurlu olunmaz ki.

DSC01830 unnamed (6)

Şimdi biraz hızlı şehir turuna geçelim, Kopenhag’da görülmesi gereken tarihi ya da önemli yerleri kısaca çok detaylara girmeden aşağıda sıralamak istiyorum. Özellikle sanata, sanat tarihine meraklıysanız müzelerini gezmek için vakite ihtiyaç var, içimde kalan çok güzel galeri ve müzeler var ancak ne yazık ki bunları rahatça gezecek vaktimiz yoktu.

Trinitatis Klisesi

Rundetaarn - Round Tower dıştan görünüşü

Rundetaarn – Round Tower dıştan görünüşü


#Rundetaarn;  Trinitatis Kilisesine bitişik bulunan kule eskiden astronomi araştırmaların yapıldığı bir kuleymiş. Dönerek bembeyaz koridorlardan kulenin tepesine yorulmadan, yumuşak bir açıyla çıkıyorsunuz. Kulenin tepesine çıkarken, tarihi hakkında bilgi edinebileceğiniz ve yapının mimari detaylarını inceleyebileceğiniz bölümler var. Kulenin en tepesinde panoramik şehir manzarasını görebilirsiniz. Rundetaarn’ın bulunduğu bölge, Købmagergade alışveriş caddesinde dükkanlara hızlıca göz attık. Købmagergade parelelindeki Landemaerket’ da yine en güzel yerlerinden birisi.  Bu bölgedeki tasarım, dekorasyon mağazaları, dükkanlar, cafe, restoranlar görülmesi gerekir.  Bu eski sokaklarda ve Nyhavn çevresi Kopenhag’ın en keyifli yerleri. Hepsi yürüme mesafesinde yerler.

DSC03030DSC03060
DSC03095

#Christiansborg Sarayı; İçeriye giriş ücretli, kulesine çıkılabiliyor. Askerlerin nöbeti değişimini öğle saatlerinde denk geldik. Askerlerinin uniformaları bile çok şık değil mi? Sarayın ön bahçe kısmında beyaz atlar çitler ardında arz_ı endam ediyor. Bu atları geçip sarayın bahçe tarafını aştığımızda bizi güzel bir sokak karşıladı. Burada aşağıda gördüğünüz fotoğrafları, eski köprüden Kopenhag’ın renkli kibrit kutusu gibi evlerini görüntüledik. 

DSC03310

#Nyhavn; yeni liman anlamına gelen bu kanalda viking tekneler, renkli binalar insana tam Kopenhag, Danimarka ruhunu yaşatıyor. Burası şehirin gidilmesi gereken noktalarından. Köprüsünde güzel fotoğraflar çektik,  Buraya kadar gelmişken köşede duran meşhur hot dogcudan kıtır soğanlı, tatlı turşulu oldukça lezzetli sosislinin de tadına baktık.

DSC02669Nyhavn hatırası

Nyhavn hatırası

DSC02792

DSC02663 DSC02589

#The David Collection; 8 ve 18. yüzyıllar arasına ait çok değerli İslami eserler sergileniyor. Ulusal gazetelerinde ülkenin en ayrıcalıklı müzesi olarak kabul edilmiş. Görülmesi gereken en önemli müzelerden.

#Frederiksborg Kalesi‘; Meşhur süslü bahçeleri,  hayvanat bahçesi gezilmeye değer. Askeri akademi olarak kullanılıyor.

#Rosenborg Kalesi; Bahçesi çok güzel, filmde göreceğiniz ördek ve kuşları beslediğim yer burası. Etrafındaki çitlerde belli aralıklarda küçücük dükkanlar var. Bu dükkanların bir kaçına girebildim, bir kısmına dışardan bakabildim. Makinemin kartı dolduğu için görüntü alamadım ama çok ilginç dükkancıklar vardı. Filmden fırlamış bir şeker kahve dükkanı, resim satanlar vs…

#Amalienborg Sarayı; Kraliyet sarayında öğle 12′de süslü uniformalı o sevimli askerlerin nöbet değişimini izleyebilirsiniz.

#Botanisk Have – Botanik Bahçeleri; Özellikle yaz aylarında piknik, yürüyüş, çimlere uzanıp kitap okumak için ideal bir bahçe.

#Tivoli;  Meşhur oyun parkı ve bahçeler. Lunaparkında vakit geçirilecekse yarım günün gözden çıkartılması gereken bir açık hava eğlence merkezi. Çok güzel oyun aletleri mevcut. Çocuklar kadar yetişkinler için de tam bir eğlence merkezi. Sadece bahçesinde dolaşmak isterseniz bile giriş ücretli. Akşamlar ışık gösterileri yapılıyor. Gitmişken burayı da görelim diye uğradık. Bahçenin tadını çıkartmak için aydınlık saatlerde gezmek akşam ışık gösterisine kadar içeride vakit geçirmek en uygunu olur.

DSC03359 DSC03383 DSC03403 DSC03407

#Carlsberg Müzesi;  Kopenhag’a girer girmez Carlsberg  markanın şehire hakimiyetini görebiliyorsunuz. Her yerde karşınıza çıkıyor, bir çok yerde ismi geçiyor. Bu müze ziyaretinde  2 adet ücretsiz bira seçme hakkımız var. Carlsberg bölgesi diye bilinen bölgede bulunan fabrika oldukça eski ve dikkat çekici.

#Furesøen’in Bit Pazarı; Carlsberg bölgesinde fabrikanın çok yakınında kurulan bu pazar Mayıs – Eylük ayları arasında açık. Farklı bit pazarları da var Kopenhag’da.

#Torvehallerne; açık ve kapalı bölümlerden oluşan bir yeme içme pazarı diyebilirim. Camekan bölümünde farklı standlarda değişik yiyecekler sunuluyor. Özellikle ekmek üstü açık sandviçlerden seçmek çok zor. Öğle saatlerinde uğramak için ideal bir kalıcı panayır alanı anımsatan bir yer. 19:00 – 20:00 civarı kapanıyor. Mekanın cam tasarımı çok hoşuma gitti.DSC03353

#Illums Bolighus; Danimarka tasarımlarının bulabildiği, oldukça da pahalı bir mağaza. Özellikle bebek odalarına bayıldım. Koltuk seçenekleri, form ve boyutlarına çok iç geçirdim.. Sandalyeler, masalar, poster ve afişler, aydınlatmalar, seramikler, mutfak eşyaları, tencereler… Bir eve, ofise dair herşeyin olduğu güzel bir mağaza. DSC02975

#Fisketorvet; Kopenhag’ın avm’si başka bir avm var mı pek emin değilim, havaalanından otelimize giderken trenden görmüştüm =)

#Grabrødretorv; Şehrin eski ve küçük meydanlarından. Yürüyerek dolaşırken  bir çok noktanın ortasında kalıyor ve bir şekilde mutlaka bu şirin meydandan geçip durduk. Çok keyifli kafeler, şık restoranlar var. Özellikle yaz aylarında akşam yemeklerinde bu meydanda açık alanda oturmak çok keyifli olacaktır. Bu meydanda bizi cezbeden güzel bir binanın avlusuna girdik. Avrupa şehirlerinde en sevdiğim şey, güzel dev kapıların  ardındaki avluları, değişik binaları incelemek.

paralelindeki alışveriş caddesinden, maxi mini bir avludan geçip meydana bağlandığımız yer.

paralelindeki alışveriş caddesinden, maxi mini bir avludan geçip meydana bağlandığımız yer.

avludan binanın iç yüzeyi

avludan binanın iç yüzeyi

#Danimarka Ulusal Galerisi; Danimarka’nın en büyük sanat müzesi, çok önemli sanatçıların eserlerinin görülebileceği, sanat söyleşilerinin yapıldığı, konser ve eğitimlerin düzenlendiği değerli bir müze. Uzunca vakit ayırmak gerekir bu yüzden sadece önünden geçebildim =)

#NY Carlsberg Glyptoteket;  Alt katında Antik Yunan, Roma ve Mısır eserlerinin sergilendiği alanlar çok etkileyici. Heykellerin dizilimi, müzenin mimari tasarımı etkiyi arttırıyor. Üst katında Monet, Pissarro, Renoir,  Cezanne, Van Gogh gibi baba ressamların eserleri görülebilir. Degas’ın bronz heykelleri de yine bu müzede. Müzeyi gezmeden önce daha önceden rezervasyon yaptığımız ve müze kuyruğunu atlatıp ulaşabilmek büyük çaba gösterdiğimiz kış bahçesi bölümündeki kafede brunch yaptık ama beklediğimiz kadar memnun kalmadık.
Gittiğimiz tarihte Gauguin sergisine denk geldik, bu güzel sergiyi de ziyaret etme şansımız oldu. Güzel bahçesinde  ve sergi alanlarında keyifli fotoğraflar çektik.

Glyptoteket

Glyptoteket

DSC02299

Fotoğraf: Özüm Kasapoğlu @kucukmartha

fotoğraf: Murat Koç @mkoc

fotoğraf: Murat Koç @mkoc

DSC02437

fotograf: Murat Koç @mkoc

fotograf: Murat Koç @mkoc

DSC02476

 

DSC03208

#Cristiania; Hippi kuşatması altındaki eski askeri araziye polis giremiyor. Komün hayatı yaşayan kavgasız, gürültüsüz topluluğa ait bölge haftasonları inanılmaz kalabalık, festival alanı gibi oluyor. Giriş çıkışlar rahat, gezmeye gelen bir sürü çocuklu ailelere de rastladık. Köşeleri kapmış ot satıcılarının önü kısa kuyruklar uzuyor. Meydanda yeme içme büfeleri, barlar mevcut. İçeride sakinlerini rahatsız etmemek için fotoğraf çekmek ve koşmak yasaktır ibarelerini görüyorsunuz. Biz kendimizi, etrafı biraz çektik, ama kalabalığın ve satıcıların olduğu yerlerde çekim yapamadık. Freetown, yani özgür kasaba olarak adı geçen bölgede polis yok, içerideki asayişe karışan yok ve hafif uyuşturucuların satışı serbest bırakılmış, yine de satıcılar görüntülenmek istemiyor, zaten çoğunun yüzü örtülü. Devletle nasıl bir anlaşmaları varsa artık…
Göl kenarına konuşlanmış, barakadan bozma rengarenk evler çok güzel. Yemyeşil bir arazide biraz da turistlere yönelik, sıkı bir uyuşturucu geliri olan, görüntüde hippi, bence oldukça ticari bir hale dönüşmüş bir ortam.DSC03210

DSC01959

Christiania

Christiania çıkışında, “Artık Avrupa Birliğine Giriyorsun” yazısıyla veda ediyor.

#Vor Frelsers Kirke – Kurtarıcı Kilisesi; Hemen Cristiania girişinin orada olan bu kilisenin kulesi gerçekten çok etkileyici bir mimariye sahip. Uzaktan da olsa görülmeye değer. 

#The Little Mermaid; Andersen’in meşhur masal kahramanı Küçük Deniz Kızı heykelini de adettendir diye ziyaret ettik. Oralara kadar gitmişken görmek gerekirmiş. Gerçi ben havaalanındaki minik heykelciği görünce tüh boşa gittik demiştim :P DSC02550

Black Diamond – kütüphane önünde

#The Black Diamond – The Royal Library ;  Bu kütüphanenin mimarisi gerçekten görülmeye değer. Kaliteli hizmet veren kafe, restoranı da var. Yaz aylarında binanın önündeki geniş alana, kanal kenarına şezlonglar atılıyor ve insanlar burada kahvelerini alıp, kitaplarını okuyup, keyifli zaman geçirebiliyor.   Biz kanal boyu yürüyüş yaparken buraya da uğradık.DSC03282

#Kanal turu;  Zamanımız hem az olduğundan hem de hava kanal turun için pek uygun olmadığından kanal turu yapamadık.  Nyhavn’da kanal turu düzenleyen teknelerden bu turlara katılabilinir, vaktiniz varsa ve hava da güzelse mutlaka bir kanal turuna katılın.

Bunların dışında para birimi Danimarka Kronu (DKK), kur olarak bizim paramızın aşağı yukarı yarısı değerinde ancak fiyatların yüksekliği ile pek de değersizmiş gibi hissettirmiyor :) Kısacası Kopenhag pahalı bir şehir. Giderken Sirkeci’deki döviz bürolarından bir miktar DKK aldık, elimizde sağa sola vermek için nakit olsun diye, geri kalanı için kredi kartı kullandık. Ufak bir komisyonu var kredi kartı kullanımının. Eğer parayı orda bozdurmak isterseniz, euro götürmeniz daha iyi olur, sabit bir kurdan euro bozuyorlar, yine döviz bürolarında komisyon alınıyor, bunlar da aklınızda bulunsun.

Kopenhag gerçekten görülmesi gereken, yapılacaklar listesi çok uzun harika bir şehir. Bunlar sadece benim deneyimlediklerim ve içimde kalanlardan bir parça. İnsanlarıyla, şehir düzeniyle, restoranları, cafe ve barlarıyla, galeri ve müzeleriyle, park-bahçeleri, kanalları, saray ve şatoları, devlet binalarıyla… Her şeyiyle görülmeye değer ve ne kadar kalsam da geze geze bitiremeyeceğim, ilham veren bir şehir.

4 gece 5 günlük seyahatimize bunları sığdırabildik ve hem kendi hafızamızı taze tutmak için hem de bu keyifli anlarımızı paylaşmak için yine güzel bir film hazırladık. İzleyip, yorumlarınızı iletirseniz çok mutlu olurum.

 


26
10 Comments
  • Buse
    Mayıs 17, 2016

    Çiseren Hanım gezmiş kadar oldum sayenizde. Ben tatili çok seviyorum ama pek fırsat olmuyor sizin fotograflarınızı uzun yıllardır takip ediyorum zaten şimdi de gezi fotograflarınıza hayranlıkla bakıyorum. Keşke daha çok gezseniz daha çok fotograf video cekseniz. Tebrik ediyorum.

  • Sinem
    Mayıs 17, 2016

    Çiseren Hanım tek solukta büyük bir zevkle okudum,hele video harika ötesi olmuş.Snapchatten de an be an izlemiştik.Kopenhag bizim de eşimle en çok gezmek istediğim yerler arasında listede,yazıyı okuduktan sonra listenin başına çektik orası ayrı tabi :) Harika bir kaleminiz var daha çok gezmeniz daha çok yazmanız dileğiyle sevgiyle kalın :)

  • Dilara kopz
    Mayıs 17, 2016

    Gerçekten ben de gitmiş kadar oldum çiseren, çok güzel bir film olmuş. Yazın çok akıcı gezdiğin yerler çok keyifli. Keşke peşinize takılabilsek daha da güzel olurdu. Seni seviyoruz tatlı kız, çok gez çok çek..

  • Serra
    Mayıs 18, 2016

    Çok tebrikler, harika işler üretiyorsunuz. Siz ordayken snapchatten takip etmiştim, o günden beri iyi gezdik sayenizde :D ama bu film noktayı koymuş devamını diliyorum

  • Burak
    Mayıs 23, 2016

    Kopenhag hakkinda arastirma yaparken sayfaniza rastladim. Cok guzel bilgiler paylasmissiniz oncelikle tesekkur ederim, bu bilgilerden kesinlikle cok faydalanacagiz. Fotograflari ve videonuzu hangi makineyle cektiginizi sormamin bir mahsuru yoksa ogrenebilir miyim. Ben de tatil oncesi iyi bir makine alacaktim, sizin kadar olmasa da iyi seyler cekmeyi istiyorum. Cok tesekkurler

  • Zeynep
    Mayıs 30, 2016

    Merhaba Çiseren Hanım,
    22 Mayıs -28Mayıs tarihlerinde Kopenhag’daydım. Gitmeden önce eşimin yoğunluğu sebebiyle tatil planını benim yapmam gerekliydi. Bir arkadaşım sizin sıkı takipçilerinizdenmiş:) ve bana sizin Kopenhag gezinizi anlatan linki paylaştı. Video ve anlatımınız harika:) İtiraf etmeliyim ki sizin paylaşımınız sayesinde gezimiz çok kolay ve harika oldu. Gezdiğiniz tüm yerleri görme fırsatım oldu ve bol bol fotoğraflarını çektim. Size deneyimlerinizi bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim. Kopenhag ve arkadaşım sizi tanımama vesile oldu, artık ben de sizin takipçilerinizdenim:)
    Sevgiler.

  • Elif Duman
    Ekim 5, 2016

    Çiseren inanamıyorum! Belki en eski takipçilerindenim ama bu blogunu yeni farkettim. Eski blogunun sıkı takipçisiydim hatta ara sıra bakıp yeni bir yazı görmeyince artık yazmıyorsun diye üzülüyordum. Dilerim daha çok gezi ve hayatına dair yine güzel olan herşeyi paylaşırsın. Ciserenblog pembe bir blogdu burada sadece güzel seyler yazılacak diyordun hayatında hep senin gibi güzel şeyler olsun can Çiseren, seni seviyoruz. Özletme!

  • genç kız
    Ekim 24, 2016

    Bu yazınızdan sonra Kopenhag’a gidesim gelmedi değil yani ;)

    http://aloeverabakimi.com/

  • Yelda
    Şubat 1, 2017

    Çiseren hanım önümüzde Kopenhag var ve bana çok yardımı dokunacak bilgiler paylaşmışsınız çok mutlu oldum bu blogunuzu bulduğuma. videonuz heycanımı katladı biran önce gitmek istiyorum :) Harika bir iş yapıyorsunuz , paylaşımcı ruhunuza ve pozitif enerjinize hayranım.

  • Akın
    Eylül 2, 2017

    Akıcı, bilgilendirici , faydalı oldu yazınız..teşekkürler

Dilara kopz için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir